YEMENİLER..
eçmişte yemenilerin kullanımı oldukça yaygın olup, çeşitli süslemeleriyle kadın dünyasının zenginliğini ortaya koymaktaydılar. Kıbrıs’ta kullanılan yemeniler genelde tam kare biçiminde olup; önceleri sadece kenarlarına motif işlenir, iç kısımları sade bırakılırdı. Yemeni, evlerdeki tezgahlarda ince tire ipliğinden dokunurdu. Bunlara “Berbat Yemenisi” denilmekteydi. Önceleri sade kullanılan yemenilere, zamanla çiçek ve dal motifleri basılmaya başlandı. Yemenide rengine uyum sağlayacak ipek iplik kullanılmaktadır. Ürün, kenarlarına işlenen boncuklu, pullu ve oyalı süslemelerle zenginleşir. Boncuklu yemenilerde, boncuklar ipliğe dizilir ve tığ yada firkete ile işlenir; üzüm salkımları, yelpaze biçimi gibi çeşitlerle zenginleşir. Pullu yemenilerde ise genelde altın rengi pul kullanılır, çeşitli dal motifleri işlenir.
20.yy’a girerken daha fazla oyalı yemeniler kullanıla gelmiştir. İğne, tığ veya mekik kullanılarak yapılan yıldız, yasemin, nergis, karanfil çiçeği gibi oyalarla kenarları süslenmektedir. Yemeni, üçgen şekline getirilip, arkadan başın üstünde yada ense kısmında bağlanır. Kıbrıs Kadını geçmişte yemeniyi, ev işini yapma esnasında veya yeni doğmuş bebeklerin beşiği üzerine hastalıklardan korunması amacıyla bağlayarak, baş ağrısını tedavi için başına sararak kullanırdı.Yemeninin halk hekimleri tarafından sargı bezi olarak kullanılması da söz konusuydu. Yemeniyi güzel kılan ipek ipliğinin, işçiliğinin kalitesi, oyalarının çeşitliliğidir tabii ki. Bu anlamda geçmişte üretilen yemeniler özlense de, günümüzde de modern anlamda eşarp olarak kullanılarak, gelenek başka bir düzlemde sürdürülmektedir
LEFKARA İŞİ
Lefkara işi Kıbrıs’ta yapılan yerel el sanatlarının en önemlilerinden biridir. Kıbrıs’ın Venedikliler tarafından fethi sonrasında ünlü İtalyan dantelleri de Venedikli kadınlar tarafından beraberlerinde adaya getirilmeye başlanmıştır. Kültürel etkileşimlerin kaçınılmazlığı sonuca Lefkara işlerinin ortaya çıkmasında bu nakış ve dantellerin etkisi de söz konusudur. Hatta ünlü ressam Leonardo da Vinei’nin M ilan Katedrali için Lefkara işi sipariş verdiği çeşitli kaynaklarda bahsedilmektedir. İlk olarak, Lefkara köyünde ortaya çıktığı için adını bu köyden almıştır. Lefkara işleri çeşit olarak iki grupta toplanır; “Keten Üzerine Lefkara İşi” ve “İğne İşi Lefkara”. İkisinin de ortak bir yönü vardır; işleme yapılırken yastık kullanılır
İğne işi Lefkara, yapımı son derece zahmetli olan fakat bir o kadar da estetik görünümlü bir ürün olarak ortaya çıkar. Lefkara işinde yastık üstüne tutturulan ketenin iplerinin çekilmesi ve iğne İle karelerin oluşturulması, yıldız dolgu işlenmesi ve kesme yolu ile süsleme yapılması söz konusudur. Motiflerin tamamlanması sonrasında tüm işin etrafına kemer işlemesi veya simbi yapılır. Lefkara keteni önceleri Kıbrıs’ta ekilmekte ve Kıbrıs kadını tarafından dokunmaktaydı. Geçmişte keten dışında kaput ve deri üzerine Lefkara işi de yapılmaktaydı. Lefkara işi geçmiş dönemlerde halkın kendi kullanımı için yapılırken, sonraları ticari amaç ile ve günümüzde özellikle turistik el işleri kapsamında yapılmaktadır. Lefkara işi üretiminin hoş yanlarından biri de işi yapan insanların bir araya gelerek, üretim esnasında aralarında oluşan iletişim güzelliğidir.
HESAP İŞİ
Hesap işi daha çok Lapta ve Kazafana bölgesinde yaygın olan, halkın hem kendi kullanımı için, hem de özellikle 1930-1950′li yıllarda ekonomik yaşama katkıda bulunmak üzere yapılan bir el sanatı türüdür. 1930′lu yıllarda turistlere yönelik satışlar için bir vakıf da kurulmuş ve 1960′lı yıllara değin faaliyet göstermiştir. Hesap işi yapılırken malzeme olarak genellikle balkın tezgahtarda dokuduğu “İdare” denilen kumaş kullanılmaktadır. İdare kumaşı küllü suda ağartılır, yumuşatılır ve krem rengine dönüşür. Bundan sonra hesap işi için kullanılacak duruma gelir. Bazı durumlarda çift kat ipekli kumaş da malzeme olarak kullanılabilir. Hesap işi ile yaratılan ürünler arasına bluz, elbise gibi giysiler de girmektedir
Kıbrıs Türk Geleneksel El Sanatları
Mayıs 24th, 2009 | Yazar: admin
YEMENİLER
Geçmişte yemenilerin kullanımı oldukça yaygın olup, çeşitli süslemeleriyle kadın dünyasının zenginliğini ortaya koymaktaydılar. Kıbrıs’ta kullanılan yemeniler genelde tam kare biçiminde olup; önceleri sadece kenarlarına motif işlenir, iç kısımları sade bırakılırdı. Yemeni, evlerdeki tezgahlarda ince tire ipliğinden dokunurdu. Bunlara “Berbat Yemenisi” denilmekteydi. Önceleri sade kullanılan yemenilere, zamanla çiçek ve dal motifleri basılmaya başlandı. Yemenide rengine uyum sağlayacak ipek iplik kullanılmaktadır. Ürün, kenarlarına işlenen boncuklu, pullu ve oyalı süslemelerle zenginleşir. Boncuklu yemenilerde, boncuklar ipliğe dizilir ve tığ yada firkete ile işlenir; üzüm salkımları, yelpaze biçimi gibi çeşitlerle zenginleşir. Pullu yemenilerde ise genelde altın rengi pul kullanılır, çeşitli dal motifleri işlenir.
20.yy’a girerken daha fazla oyalı yemeniler kullanıla gelmiştir. İğne, tığ veya mekik kullanılarak yapılan yıldız, yasemin, nergis, karanfil çiçeği gibi oyalarla kenarları süslenmektedir. Yemeni, üçgen şekline getirilip, arkadan başın üstünde yada ense kısmında bağlanır. Kıbrıs Kadını geçmişte yemeniyi, ev işini yapma esnasında veya yeni doğmuş bebeklerin beşiği üzerine hastalıklardan korunması amacıyla bağlayarak, baş ağrısını tedavi için başına sararak kullanırdı.Yemeninin halk hekimleri tarafından sargı bezi olarak kullanılması da söz konusuydu. Yemeniyi güzel kılan ipek ipliğinin, işçiliğinin kalitesi, oyalarının çeşitliliğidir tabii ki. Bu anlamda geçmişte üretilen yemeniler özlense de, günümüzde de modern anlamda eşarp olarak kullanılarak, gelenek başka bir düzlemde sürdürülmektedir.
LEFKARA İŞİ
Lefkara işi Kıbrıs’ta yapılan yerel el sanatlarının en önemlilerinden biridir. Kıbrıs’ın Venedikliler tarafından fethi sonrasında ünlü İtalyan dantelleri de Venedikli kadınlar tarafından beraberlerinde adaya getirilmeye başlanmıştır. Kültürel etkileşimlerin kaçınılmazlığı sonuca Lefkara işlerinin ortaya çıkmasında bu nakış ve dantellerin etkisi de söz konusudur. Hatta ünlü ressam Leonardo da Vinei’nin M ilan Katedrali için Lefkara işi sipariş verdiği çeşitli kaynaklarda bahsedilmektedir. İlk olarak, Lefkara köyünde ortaya çıktığı için adını bu köyden almıştır. Lefkara işleri çeşit olarak iki grupta toplanır; “Keten Üzerine Lefkara İşi” ve “İğne İşi Lefkara”. İkisinin de ortak bir yönü vardır; işleme yapılırken yastık kullanılır.
İğne işi Lefkara, yapımı son derece zahmetli olan fakat bir o kadar da estetik görünümlü bir ürün olarak ortaya çıkar. Lefkara işinde yastık üstüne tutturulan ketenin iplerinin çekilmesi ve iğne İle karelerin oluşturulması, yıldız dolgu işlenmesi ve kesme yolu ile süsleme yapılması söz konusudur. Motiflerin tamamlanması sonrasında tüm işin etrafına kemer işlemesi veya simbi yapılır. Lefkara keteni önceleri Kıbrıs’ta ekilmekte ve Kıbrıs kadını tarafından dokunmaktaydı. Geçmişte keten dışında kaput ve deri üzerine Lefkara işi de yapılmaktaydı. Lefkara işi geçmiş dönemlerde halkın kendi kullanımı için yapılırken, sonraları ticari amaç ile ve günümüzde özellikle turistik el işleri kapsamında yapılmaktadır. Lefkara işi üretiminin hoş yanlarından biri de işi yapan insanların bir araya gelerek, üretim esnasında aralarında oluşan iletişim güzelliğidir.
HESAP İŞİ
Hesap işi daha çok Lapta ve Kazafana bölgesinde yaygın olan, halkın hem kendi kullanımı için, hem de özellikle 1930-1950′li yıllarda ekonomik yaşama katkıda bulunmak üzere yapılan bir el sanatı türüdür. 1930′lu yıllarda turistlere yönelik satışlar için bir vakıf da kurulmuş ve 1960′lı yıllara değin faaliyet göstermiştir. Hesap işi yapılırken malzeme olarak genellikle balkın tezgahtarda dokuduğu “İdare” denilen kumaş kullanılmaktadır. İdare kumaşı küllü suda ağartılır, yumuşatılır ve krem rengine dönüşür. Bundan sonra hesap işi için kullanılacak duruma gelir. Bazı durumlarda çift kat ipekli kumaş da malzeme olarak kullanılabilir. Hesap işi ile yaratılan ürünler arasına bluz, elbise gibi giysiler de girmektedir.
Hesap işinin çevresine “Tabır” denilen kenar süsleri işlenmektedir. Bu üretime Hesap işi adı verilmesinin nedeni dokuma üzerindeki tellerin tek tek sayılarak, motiflerin işlenmesidir. Çoğunlukla kırmızı, sarı, yeşil gibi ana renklere; mekik ve avize motiflerine; kuş, kuğu, kartal gibi hayvan figürlerine yer verilmektedir.
İPEK İŞİ
Kıbrıs’ta geçmiş dönemde en sık rastlanan el sanatı türlerinden biri de ipek böceği kozalarından işlenen ürünlerdir. İpek böcekleri bir çeşit kelebek tırtılı olup, dut yaprağı ile beslenirler. Kelebekler yumurtladıktan bir kaç gün sonra ölürler ve bu yumurtalar evlerde bezlere sarılarak korunur, dut ağaçlarının yapraklarının oluşumu sonrasında, saklanmış olan yumurtaların belli bir sıcaklıkta açılması sağlanır, yumurtadan çıkan kurtlar, dut yapraklarını yerler ve koza yapma dönemine girerler. Bu dönemde bir şey yemeden, üç kez deri değiştirirler, baba sonra kozalarını örecekleri raflara erleştirilirler ve yaklaşık kırk günlük bir dönemde kozalar oluşur.
İşlenecek ürünlerin kaliteli olması için, kozaların deliksiz olması gerekir. Bu yüzden kelebekler kozayı delip çıkmadan, fırında veya sıcak su buharı ile öldürülürler. Bundan sonra kozalar işlenmeye hazır duruma gelir. Genelde kozaların yeşil, açık veya koyu sarı, pembe renklerde olduğu, Kıbrıs’ta ise sarı ve beyaz tonlarda koza yetiştirildiği bilinmektedir. İpek kozası işleri; tablo işlemesi veya elbise üzerine işlenen motifler olarak gruplandırılabilir. Tablolar “Japon kadifesi” adındaki bordo, siyah veya beyaz renkte kadife zemin üzerine işlenir. Kullanılan motifler çiçek ve kuş motifleri olup, seyrek olarak insan figürlerine de yer verilmektedir. Genelde daha çok evleri süsleyen hoş bir dekor olarak kullanılan ipek kozası elişleri, günümüzde artık eskisi gibi üretilmemektedir.
BİTKİSEL ÖRÜCÜLÜK
Bitkisel Örücülük, kendiliğinden yetişen veya kültürü yapılan bazı bitkilerin sapını, yapraklarını, ince dallarını yada olduğa gibi veya yararak ince şeritler haline getirdikten sonra, çeşitli şekillerde değerlendirme işidir. Hammaddesi çeşitli olup, en fazla kullanılan buğday sapı, kamış, mısır kapçığı ve sazdır. Elde edilmesi kolay ve ucuz olup, ürün turistik ve ekonomik açıdan önem taşımaktadır. Bitkisel örücülük dünyanın en eski el sanatlarından biridir. Kazılar sonucu elde edilen sepet parçalarından, sepet örücülüğü sanatının M.Ö 1400 yıllarından beri var olduğu anlaşılmıştı
Bitkisel örücülükte; bıçak, makas, keski, metre, bileytaşı, çekiç, cendere, kabak soyma aracı, yarma tahtası, matkap, inceltme aleti, kalıp, tutturma mandalı, ıslatma kabı, vurma-sıkıştırma demiri, destek tahtası gibi aletler katlanılır. Bitkisel örücülükte katlan olan hammaddelerin elde edilmesi için öncelikle tahıl saplarının hasadı, seçimi, abartılması, boyanması ve örgüye hazırlanması gerekir. Ardından kamış, mısır kapçığı ve sazın seçilmesi, kesimi, ağartılması, inceltilmesi, boyanması ve örgüye hazırlanması söz konusudur. Bitkisel örücülük etkiliklerinden bazıları; taban örme, gövde örme, ekleme, sarma ve şerit örgü teknikleridir. Kuzey Kıbrıs’ta örücülüğün en yaygın yapıldığı bölgeler, Mesarya ve Karpaz bölgeleridir